Sizden Gelenler
Ýzliyordum ve içim sizliyordu. Yaklasik 45 dakikadir banyomdaki dusun muslugu üzerinde çalisan ustayi arkasinda durmus izliyor, arada bir banyodan çikip yeniden giren çiragina yan dönerek yol veriyordum. Bunun sonun baslangici oldugunun farkindaydim, zira usta girmis bir ev bir daha asla eskisi gibi olmazdi.
Bu evde geçirdigim son mutlu günleri düsünüyordum izlerken. Ne olmustu da bu hale gelmistim? Evet hatirliyordum; bir hafta önce dus basligi musluktan gelen asiri tazyikli su sebebiyle kafama firlamis, esasli bir küfür savurduktan sonra basligi geri takmak için hortumu elime aldigimda vida yivleri bulunan yuvasinin koptugunu görmüstüm. Aslinda hortumu degistirmem yeterliydi ancak elimden böyle isler gelmezdi. Babam ben küçükken, bir ampul degistirirken bile “bak bak ögren, ileride lazim olur bunlar ustaya para vermezsin” derdi. Ama ben o yasta bile bir erkegin evlenmeden “durmus usta” olamayacagini, hatta sadece babalarin olabilecegini bildigimden hiç kulak asmazdim. Babami dinlemedigime ölesiye pismandim.
Uzun bir süre tereddüt yasadiktan sonra zor karari verdim; usta çagiracaktim. Usta, beni ne kadar süründürürse o kadar iyi olacagi inanciyla bir hafta sonrasina gün vermisti. Bir Cuma günüydü, eve önce usta ardindan çiragi girerken önce çiragin elindeki siyah çantaya gözüm takildi. Bu, alet çantasiydi ve nispeten zararsizdi. Daha sonra ise çiragin öteki elindeki diger çantayi gördüm; bu, içinde benim ihtiyacim olmadigi halde sirf usta istiyor diye satin almak zorunda oldugum ufak tefek yedek parçalar bulunan çantaydi. Usta gelip musluga bir bakti, henüz elini bile sürmeden
-Abi kompile degisecek, dedi.
Ustalarin sirf “kompile” diyebilmek için bu meslegi seçtiklerini düsünürdüm; bu, tesisatçisindan badanacisina tüm ustalarin vazgeçilmez sözcügüydü. Pek saf bir insan olmadigimdan ustaya yalnizca baslik yuvasinin koptugunu, kompile istemedigimi, hortumu degistirmesini söyledim. Ama usta yillarin kurduydu, bu hamlem onun her gün karsilastigi siradan bir seydi. Bana tesisatin eski oldugunu, bu sitenin hep eski oldugunu ve bu gibi seyleri söyleyerek ihtiyacim olmayan seyleri bana satmaktaki israrini sürdürdü. Yenik düsmüstüm…
Vur tut derken amansiz bir pazarligin ardindan muslugun tamamen degismesinde anlastik. Kendimi sansli sayiyordum; ucuz anlatmistim. Kendi kendimin pazarlik yetenegini alçakgönüllülükle kutladim. Usta muslugu degistirirken arkasinda soluksuz izlemis, ihtiyacim olmayan yeni bir musluga para vermis ve elimde sapasaglam eski muslugumla artlarindan bakakalmistim. O ana kadar fark etmedigim seyi banyoya girince gördüm, usta duvari ve fayansi sikip atmisti. Pek de sinirlenmedim, olacagi zaten bilinçaltimda kabullenmistim. Ertesi gün bir fayans ustasi çagirmam gerekecekti…
…Fayans ustasinin çiragi yoktu, tüm zevki kendisi almak istiyordu… tesisatçinin sikip attigi yeri gösterdigimde “abi burda resmen petrol aramis essolu “ dedi. Gönlümü kazanmak istiyordu. Buna izin verecek degildim. Bana hiç sormadigim halde içince “laminant, marley, kalebodur” gibi seylerin bolca kullanildigi bir söylev verdi. Ancak söyledigi terimlerin hiçbirini bilmiyordum; babam gibi degildim. “ Abi ahsap kaplama yapalim bence, hem dakarasyona da uyar” dediginde, banyonun islak zemine ihtiyaç duydugu, orayi ahsap materyalle kaplamanin ne kadar salakça bir fikir oldugu ve beni enayi mi belledigi konularindaki düsüncelerimden hiç bahsetmeden “ayni renk fayans yapalim ustam” demekle yetindim. Fayans ustasi isini yaparken duvarin fayans kapli olmayan üst bölgesini harçla kaplamaktaydi. Onlarin hisseli çalistigini, her birinin digerine is imkani yarattigini düsünüyordum. Onlara kizmakla beraber, aralarindaki bu dayanismayi da takdir ediyordum.
Elbette badanaci çagirmam gerekecekti, çagirdim. Telefonu kapadigimda kulagima çalinan sesle irkildim: musluk damlatiyordu. Usta bana ettigini yeterli görmemis, hayatimi bir nebze daha olsun katlanilmaz kilmak için bunu bilinçli yapmisti… Biliyordum… Ayni tesisatçiyi bir daha çagirdiktan sonra badanaciya kapiyi açtim. Gereken belliydi:
-Abi ayni rengi tutturamayiz, banyo kompile boyanacak.
“Boya anasini satayim” dedim. Hangi renk olsun sorusuna “deve boku rengi olsun” diye cevap versem de o “vandayk kirmizi”nda israr ediyordu. Ona banyomda kirmizinin hiçbir tonunu istemedigimi sinirli bir edayla anlattim. Bu kez o yenilmisti:
-Abi ben ise yeni basladim, vandayk kirmizindan baska renk bildigim yok, onu da hani teretede karnabahar kafali ressam vardi ondan duydum, diyordu.
Ona deve boku rengini katalogdan gösterirken hepsinin yasça benden büyük olmalarina ragmen bana abi demelerini ve bunu yaparken özellikle filtresine 3 santim kalmis sigarayi agizlarinda tutmalarini düsünüyordum. Evet sigaranin boyu degismiyordu sanki.
Badanacinin isini yaparken fayansa boya damlatmasinin ve yere attigi metal sapli firçalar yüzünden zemini sikip atmasinin ardindan yeniden fayansçiyi ve daha sonra bilmedigim bir nedenden elektrikçiyi aradim. Aklimi kaybediyor olmaliydim. Artik evime her gün üç dört usta ve çiraklari geliyor, sabahtan aksama kafalarina göre çalisiyor, ayakkabiyla geziyor, dolanirken agizlarindaki sigaranin silkilmemis külünü halilara düsürüp halilarin da cinsel organlarina muhtelif tacizlerde bulunuyorlardi.
Bazen onlari evde yalniz birakip disari çikiyor, döndügümde onlari televizyon seyredip çay içerken buluyordum; evimi kahvehane olarak kullaniyorlardi. Çayin yerini bulabildiklerine göre artik donlarimin bile yerini biliyor olmaliydilar; özel hayat, hane gizliligi onlara bir sey ifade etmiyordu… Çünkü onlar o ilk muslugu bir Truva ati gibi kullanmislar ve kaleye girmislerdi. Artik yagmalayacaklardi. Para falan da istemiyorlardi, tek dertleri evimin irzina geçmek, daha sonra sirayla geçmek, ve topluca yeniden geçmekti. Evimi adeta müjde ar gibi kullaniyorlardi.
Bazen gidip onlara kola-lahmacun aliyordum, yere oturup henüz okumadigim günlük gazetenin üstünde yiyorlardi. Bana bir sey sormuyor, yokmusum gibi davraniyorlardi. Kombi ustasi ve pimapenci de mahser takimina dahil oldugunda çoktan kararimi vermistim; evi onlara birakip babamlara yerlesecektim. Kafam tasimiyordu ve akil sagligimdan ciddi biçimde endise ediyordum. Sessizce esyalarimi toplamami fark etmediler bile, umurlarinda degildim. Kapidan çikip giderken mutlu günler geçirdigim, çok sevdigim kusumu kaybettigim, yemek yedigim, huzurla uyudugum evime son bir kez baktim, sesi duyuyordum; musluk hala damlatiyordu… Hayatim boyunca o musluk beynimin içinde damladi durdu…
Artik kafam rahat. Yemegim önüme geliyor, çamasirlarim yikaniyor, bulasik derdim yok…
Geçenlerde bir vukuat çikardim ama igneyi yiyince hemen sakinlestim…
Vallahi istemeden oldu, ben de hasta bakicilar kollarimdan yakaladiginda fark ettim hastaneye gelen ustaya saldirdigimi…
Dünyanin en büyük finans sirketlerinden J.P. Morgan’in CEO’su James Dimon’un, zengin koca avcisi bir kizin kendisine attigi bir elektronik postaya verdigi ilginç cevap.
Zengin birisi ile evlenmek isteyen bir kizin J.P. Morgan’a yolladigi elektronik posta :
Sayin Morgan,
Sizinle dürüst olacagim. Bu yil 25 yasina giriyorum. Çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli seyleri severim. Yillik geliri en az 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum. Aç gözlü oldugumu düsünebilirsiniz fakat New York’ta yillik geliri 1 milyon dolar olan insanlar maalesef orta sinif sayiliyor.
Çok sey istemiyorum. Sizin sitenizde yillik geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan biri var mi? Hepiniz evli misiniz? Bu konulari merak ediyor ve sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?
Bugüne kadar birlikte oldugum erkekler arasinda en zengini yilda 250 bin dolar kazaniyordu. Central Park’in bati yakasinda, yüksek bütçeli rezidanslarda yasamak isteyen biri için yillik 250 bin dolar yeterli degil. Size alçak gönüllülükle soruyorum:
1) Zengin bekarlar nerede takilir? (Lütfen bar, restaurant, spor salonu, kulüp, vs. gibi mekanlarin isimlerini ve adreslerini yazar misiniz.)
2) Hangi yas kategorisine odaklanmaliyim?
3) Çogu zenginin esleri neden ortalama güzellikte? Bir kaç kizla tanistim; güzel veya ilgi çekici degiller ama zengin erkeklerle evlenebiliyorlar.
4) Kimin kariniz, kimin yalnizca sevgiliniz olabilecegine nasil karar veriyorsunuz? Benim hedefim evlenmek. Zengin bir adamla evlenebilmek için ne yapmaliyim ?
Saygilarimla
Bayan Güzel
James Dimon’un kiza yanit olarak yolladigi elektronik posta :
Sevgili Bayan Güzel,
zengin-birisi-ile-evlenmek-isteyen-kiza-ibretlik-cevap-ilgincbirbilgi
Yazinizi büyük bir ilgiyle okudum. Tahmin ediyorum ki sizin gibi ayni sorulari soran pek çok genç kiz var. Lütfen profesyonel bir yatirimci olarak durumunuzu analiz etmeme izin verin. Benim yillik gelirim 500 bin dolarin üzerinde, sizin kriterlerinize uyuyor, bu sebeple zamaninizi bos yere çalmadigimi umut ediyorum.
Bir is adami gözünden bakarsak, sizinle evlenmek kötü bir fikir. Nedeni ise çok basit, lütfen açiklamama izin verin. Detaylari bir kenara birakirsak, yapmaya çalistiginiz sey “güzellik” ile “para” ikilisini takas etmek: A kisisi güzelligi saglar, B kisisi de bunun için ödeme yapar, gayet adil. Fakat burada ölümcül bir problem var; sizin güzelliginiz kaybolacak ama benim param iyi bir sebep olmadikça tükenmeyecek. Aslina bakarsaniz, benim gelirim yildan yila artabilir, ancak siz yildan yila güzellesemezsiniz. Bu sebeple, ekonomik açidan bakarsak, ben deger kazanan bir varlikken siz deger kaybeden bir varliksiniz. Hem de siradan bir deger kaybi degil, katlanarak artan bir deger kaybi. Eger güzellik sizin tek varliginizsa, degeriniz 10 yil sonra çok daha düsük olacak.
Wall Street’te kullandigimiz bir terimden yola çikarsak, sizin için “takas pozisyonu” diyebiliriz, “satin al ve bekle” degil. Sizi satin almak iyi bir fikir degil, bu sebeple kiralamayi tercih ederim. Çünkü alisveris degeri düsen bir seyi uzun süre elde tutmak hiç de akillica degildir. Þüphesiz; ayni sey sizin istediginiz evlilik için de geçerli.
Bu yazdiklarim size zalimce geliyorsa bir de söyle düsünün; tüm parami kaybetseydim, beni terk etmez miydiniz? Ayni sekilde güzelliginizi kaybettiginizde, benim de çikis yolunu bulmam gerekmez mi?
Yillik geliri 500 bin dolarin üstünde olan insanlar aptal degil; sizinle yalnizca çikariz ama evlenmeyiz. Size, zengin bir adamla evlenme fikrini unutmanizi öneririm. Bu arada, yilda 500 bin dolar kazanan o zengin siz olabilirsiniz. Zira o kadar parayi kazanmak, zengin bir aptal bulabilme ihtimalinizden daha yüksek…
CEO J.P. Morgan
Babalar en kutsal varliklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardir!
___ Evin en öksüzü babalardir, en yalniz, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin diregi olurken kendisi direksizdir, dayanacagi kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadir. O zayif olamaz Çünkü o kahramandir, o güçsüz olamaz Çünkü o kahramandir, o aglayamaz Çünkü o kahramandir, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadir. Yoksa silebilir herkes onu. Küçümser, erkekten bile saymaz.
___ Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla agirliklarin atilmasi aksi halde balonun düsme ihtimalinin oldugu anlarda, aileden ilk atilacak kisi babadir.
___ Hayatini ailesine adasa da, ne esine ne de çocuklarina yaranabilir tam anlamiyla. Kimsesi kalmaz zaten memleketi belli oldugunda. Hani sormuslar ya adama nerelisin diye. O da demis henüz evlenmedim diye. Ne ilk ailesine,ne de yeni ailesine yaranamaz, arada kalir. O yüzden ailelerde hep dayilar, teyzeler sevilir ya. Amca hele ki hala pek bilinmez genelde.
___ Aile içi yetmez gibi, hep annelik yüceltilir onun yanina ayip olmasin diye babalik da eklenir. Anneler gününün bütün ihtisamina, satafatina, her yerde vurgulanmasi ve insanlari harekete geçirmesine ragmen, babalar günü unutulur, ya da babalar gününde hatirlanir ve öylesine geçistirilir.
___ Evin dis kapi mandali gibidir çogu zaman. Evin en yalnizidir Bu yüzden en son babalar duymaz mi? Ya saklanir, ya yalan söylenir ya da paylasma geregi duyulmaz. Bunda elbet hosgörüsü az babanin da suçu ve katkisi vardir ama yine de ne yapsa yaranamaz, yakinlasamaz. Belki çocuklariyla yakinlasmak ister ama malum ataerkil kurallar, toplum baskisi, utanç duygusu buna engel olur, ne sevdigini gösterebilir ne de sevilmek istedigini...
___ Babanin aile de en sevdigi birey kadindir, esidir. Esinin ise en sevdigi çocuklaridir, kendisi degil. En büyük ask evliliklerinde bile, sevgilisi dogum yaptiginda bir anda artik sevgilisi degil, anne olur, kendine biçtigi en büyük rolü olur sevgilisi.
___ Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu sever, yavrusu ise en çok esini sever, esi ise en çok yavrusunu sever. Bu böyle devam eder durur, hayatin kanunu geregi.
___ Bir yeri aciyan çocugun hiç babam dedigini duydunuz mu? Babasi yanindayken bile anam demez mi?
___ Ýyi bir isi olmasi gerekir, zengin olmasi gerekir. Çocuklar bile birbirlerini heyecanlandirmak için, iki kisinin omuzlarinda daha fazla ileri gitmek için, bakalim kimin babasi daha zengindir, derler.
___ Anne ya da çocuklar issiz olabilir, kimse bunu çok görmez onlara. Ama baba issiz olamaz. Düsünün erkek çalisir kadin ev hanimi ise sorun yok ama tersi durumda erkekten bile sayilmaz. Evin geçimini karsilamak zorundadir, hem de sartlar ne olursa olsun. Disarida onca karsilastigi kötülük ve güçlüklerle ugrasirken, eve gelip siginmak, salmak isterken kendini, evde esinin kaprislerini çekmek, çocuklarin sorunlariyla ugrasmak zorunda kalir.
___ Belki aglamak ister onlarin yaninda, onlarla... Yapamaz!
___ Evin serefini, evin namusunu korumak zorundadir. Kizinin ilk aski kendisi olsa da, büyüyünce kizi artik aldatir babasini ve baska gençlere kayar gönlü. Babasina bin bir naz yapan o kiz ise sevgilisinin, esinin her dedigini yapar. Evde yillarca babasi ile çatisan, özgürlüklerini elde etmeye çalisan, oglu ise esinin yaninda muma döner. En acisi ise yillarca gözünden bile korudugu o güzeller güzeli kizini, gözbebegini gelir adamin biri alir elinden, gözünden sakladigini baska gözlere verir. Degil birinin ona dokunmasi yan gözle bile bakmasina dayanamayan baba, teslim eder bir baskasina elleriyle. Üstelik bir de dügün dernek yapmak zorundadir, oynamak zorunda kalir sanki eglenirmis gibi.
___ Yillarca disarida deli gibi çalisirken, bebekken hiç büyümeyecegini düsündügü yavrularinin degistigini bile fark edemez, birey olduklarini. Ona bagimli iken onlar, bir anda bagimsizliklarini ilan etmeye baslarlar, küçük bir hayal kirikligiyla karsilar, yapacak bir sey yoktur.
___ Bizim gibi toplumlarda, erkek evladindan çok kizina deger veren, her seye ragmen onun için her seyini feda eden babalarin önünde sevgiyle egiliyorum.
___ Sizler büyük insanlarsiniz…
(Bunca zorluguna ragmen Baba olabilmis tüm özel insanlara ithaftir...)
|