Evlilik Torenleri
Tabii, aşağıdaki metni düzeltilmiş ve eksik harfleri tamamlanmış şekilde düzenliyorum:
Sivas halkı yüzyıllardan beri adet ve ananelere fazla bağlıdır. Bunu Sivas'ın kuruluşu kadar eski halkının yaşayışında görüldüğü gibi, bu günde yakından müşahade edebiliriz. Birçok değişikliklere uğramakla beraber hala eski adet ve ananeler yaşamaktadır.
Genelde kızların 18-19 yaşında gelin oldukları vakidir. Kızın ana ve babası, kızlarını verecekleri adamın biraz yağlı olmasının kusuruna bakmazlar. Hele askerliğini bitirmiş bir erkek çok makbuldür.
Onun için (Aklı başında kızımızı hoşnut tutar) derler. "Durup durup durmuş, ya askerden gelmişe, ya karısı ölmüş" vermeli veya varmalı sözü bu fikrimizi kuvvetlendirmektedir. Her ana ve baba, kızlarını isteyen erkekten şu tahkikatı yaparlar:
- İkisi var mı?
- Kumarı var mı? Başı dışarı mı?
- Ehli namus ve iffetli mi?
- Hayın ve hırsız mı?
- Karı kocası yerinde mi?
- Evcimen mi?
Bunlar daha da çoğaltılabilir. Gerek kız gerek erkek için yapılan bu araştırmaların yapılmasında her iki tarafın da en yakın ve tarafsız konuşacak adamları bulunur.
Dünür Düşme: Evlenme çağına giren erkek, her türlü hazırlığını tamamladıktan sonra ana ve babasına evlenme kararını bildirir. Hatta onun bildirmesine lüzum da yoktur. Zira ana baba çocuklarının evlenme çağını bilirler. İşte bu karar ebeveynlerce verildikten sonra sokak sokak kız aramaya başlarlar. Herhangi bir kızın haberini alan ana, falan yerde bir kız varmış saluğunu aldım der ve yola düşer. Buna dünür gezme denir.
Dünürcüler şu kişilik bir heyetten ibarettir. Birisi oğlanın anası, diğerleri de komşu veya akrabalarıdır. Gittikleri ev sahibi olayı anlar. Kız süslenir ve görcülerin huzuruna çıkar. Görcülerin hem evi, hem de anasını, hem de kızı tetkike başlar. Kızın kahve verişi, yüzünün aldığı vaziyet, yürüyüşü, konuşması, gülmesi yakından incelenir. Eğer beğenilirse bir başka grup daha gelir. Onlar da tetkik ederler. Yoksa başkasını ararlar. Nihayet beğenilen kızın evine üç defa gidildikten sonra niyetlerini açarlar. "Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızınıza falan için dünürüz" derler. Kızın anası da "Peki Allah yazdıysa ne diyelim. Bir görüşelim, biz haber veririz" derler.
Etraflıca konuşulup danışılır. Evvelce arz ettiğimiz şekilde inceleme başlar. Münasip görülürse söz kesme günü belli olur. Ve o gün kızın evinde oğlanın babası ve yakınları toplanırlar. Uzun boylu konuşmalardan sonra her iki tarafın arzularına göre anlaşma yapılır.
Söz Kesme: Kız ve oğlan babaları, etrafındaki adamların da yardımıyla anlaşılır. Bazen bu anlaşma bir toplantıda yapılmaz, başka bir toplantıya kalır.
Bazen de başka anlaşma bozulur. Söz kesmede istenen başlık, vesaire daima iki tarafın maddi durumuna bağlıdır. Fakat genelde istenen şeyler aşağıda sıralanmıştır:
- Beşi bir yerde
- Nişan altını
- Elmas küpe, Elmas yüzük
- Altın bilezik
- Gümüş ayna
- Gümüş nalin
- İki kat elbise (birisi bindallı, diğeri mantindir)
- Anabezi (Kızın anasına entarelik)
- Bacıyolu (Amca, Dayı için ayrıca hediyelik)
Bunlar tespit edilip iki taraf arasında uzlaşma hasıl olunca nişan yapılır.
Yalnız nişandan önce hazırlanan eşyaları sayalım:
- Sandık
- Hamam takımı
- Fil dişi tarak
- İki kat yatak
- Halı, seccade
- Kilim
- Leğen, ibrik
- Hamam leğenesi (bakır)
- Hamam tası
- Şamdan ve iki fiske
- Fincan takımı (gümüş zarfları ile birlikte)
- Bir kahve ibriği (bakırdan)
- Bir takım güveci, şamaşır, çorap ve birkaç kat elbise.
Kız ana ve babası yukarıdaki eşyayı hazırladıktan sonra şunlar da ilave edilir:
- Boyun topu (altından)
- Altın küpe
- Bilezik
- Altın küpe
- Sayısı maddi durumuna bağlı olarak beşi bir yerde
- Gümüş çekmece (ziynet eşyalarını koymak için)
- Gümüş güllaptan
- Buhurdan gümüş tas
Nişan: Nişanın adı şerbet içmedir. Söz kesildikten sonra da nişan hazırlıkları başlar. Erkek tarafından büyük bir kalabalık, kız tarafına giderler (peşkir sallama) diye tabir edilen nişan çağrısına erkeğin en yakın tanıdıkları ile yakın akraba ve komşuları iştirak ederler. Şekerleme, lokum ve kahveden başka özel bardaklarla şerbetler gelir. Şerbetler içilir, duası yapılır, bu suretle nişan yapılmış olur.
Ayrıca kadınlar da toplanır, yine kız evine giderek şerbetlerini içerler ve kıza hediyelerini verirler. Şerbet içildiği günün ertesi günü kız evinden oğlan evine güveği için iki sırahi şerbet, bir takım şamaşır, mendil ve diğer evde bulunanlara münasip hediyeler götürülür.
Nişanlılık süresi uzar ve ramazana veya bayrama tesadüf ederse, kızın ramazanda iftarlığı, bayram boyunca hediyeleri oğlan tarafından gönderildiği gibi, kurban bayramında bir koç kesilir. Bu hâl hâlâ devam etmektedir.
Okuyucu: Nişanı müteakip düğün başlar. Bunu ilan edene okuyucu denir. Düğün sahibi gerek kız gerekse erkek ayrı ayrı okuyucu çıkarırlar. Ne kadar düğüne çağırılacak tanıdıklar varsa, hepsi ayrı ayrı gezilmek suretiyle düğüne çağırılır.
Düğün: Okuyucu gezip bütün tanıdıkları çağırdıktan sonra Pazartesi gününden itibaren resmen düğün başlar. Pazar günü (Kalın) gelir. Bu oğlan evine gönderilen hediyeler şunlardır:
- Bir Kilim
- Bir Seccade
- Bir Sandık
- Bir Kat Yatak
- Elbise
- Bir Sini, üzerine konmuş altın takımı çeşitleri
Bu iş Salı sabahı yapılır. Kıymetleri bir kağıt üzerine ayrı ayrı yazılır. Sonra eşyalar sandığa doldurulur. Bu kağıt sandığın bir köşesine konulur. Bu esnada sandığın üzerine bir çocuk oturur. Sandığı açmak için çocuğa münasip miktarda bahşiş verilir.
Hamam: Salı günü sabah erkenden çeyiz yazılıp erkekler gittikten sonra gelin hamama götürülür ve şu masraflar yapılır:
- Bir çuval sabun
- Misafirler için kahve
- Yemek
- İkişer sırahi şerbet
Bu hâl son zamanlarda görülen adettir. Eskiden böyle bir masraf yoktu. Gelin, gündelik elbise ile hamama gelir, bir köşede soyunarak yıkanır, çıkarılır. Elleri bilekten, ayakları topuktan kınalanırdı.
Kına Gecesi: Çarşamba sabahı gelin hamama gider ve kız evine şunlar gönderilir:
- Bir takım elbise
- Hamam takımı
Bunları götürene güveyi tarafından bahşiş verilir. Berber gelir, güveyi traş olur. Berbere paradan başka mendil, havlu hediye edilir. Kız evinde sofralar kurulur ve yemek verilir. Yemekten sonra herkes odalara çekilir. Muhtelif türkülere göre genç kızlar oynamaya başlar. Bu eğlenceler devam ettiği müddetçe kız görünmez.
Yatsıdan sonra oğlan evi gelir ve kız bir türküyle düğün halkının huzuruna çıkarılır. Gelin, oğlan evinin odasına girince her taraftan paralar saçılır. Bu esnada üzerinde mumlar yanan çeşitli siniler misafirlerin önüne konur. Oğlan evi vakti geldiğinde tekrar evlerine döner. Evde yakın akrabalar ve komşular kalır. Kıza kına yakmaya başlanır. Kına yakılırken türkü söylenir. Söylenen şarkılardan kız ve anası ağlayabilir. Kına gecesinde kadınlar etek veya peşli tabir edilen kıyafetlerini giyerler. Oğlan evinde asıl düğün yapılır. Netice itibarıyla kına gecesi, gece sabaha kadar eğlence devam eder. Oyun havaları, türküleri, muhtelif eğlenceler tertiplenir.
Gelinin Götürülmesi: Gelin Perşembe günü sabahleyin götürülür. Erkek gelinciler, nişanda olduğu gibi kız evinden ellerine geçen eşyayı çalarlar. Bunlar hep kız evinin şaşkınlığından faydalanılarak yapılan latifelerdir.
Oyun Çıkarma: Sivas düğünlerinin enteresan bir eğlencesi de (oyun çıkarma)dır. Halay çekilip kola oyunları oynandıktan sonra düğün havasında bir değişiklik istenir. Oynayan yorulur, dinleyen bıkar, seyreden bıkar. İşte bu anda ilk akla gelen fikir, (oyun çıkarma)dır. Bunlar bir nevi ortaoyunu veya diyalogu andıran hareketli şeylerdir.